Hazırlık
Bazen neden bu yazıları yazdığımı pek bilmiyorum. Arada bir içimden geldiği için yazıyorum zaten. Bugün açıkçası böyle bir gün. Yazmak istediğim bir gün. Günümü anlatmayacağım tabii, nasıl geçti, neden buradayım. Sadece yazmak istiyorum… Aslında sıradan bir gündü. Uzun zaman sonra, ilk defa sıradan olduğunu düşündüğüm bir gün geçirdim. Belki de bu beni biraz boşlukta bırakan. Uzun zamandır bu kadar kendimle yüzleşmemiştim. Sıkça düşünürüm neden bazı şeylerin öyle olduğuna dair, fakat kendim ile alakalı düşünme fırsatım pek olmaz, hep düşünecek bir şeyler bulurum. ...
Boşluğun Çağırısı
Bazen düşünürken kendimi korkutuyorum. Bazen ise düşünmekten korkuyorum. Bilmiyorum sana da olur mu? Bunu yine gecenin bir yarısı yazıyorum. Düşüncelerimizi kontrol edemiyoruz, yani neyin aklımıza gelip gelmeyeceğinden bahsediyorum. The Call of the Void yine onlardan bir tanesi. Hiç başına şu geldi mi mesela; bir balkonun kenarındayken “aşağı atlasam ne olur acaba” diye düşündün mü? Başına geldiyse eğer, eminim bunu düşünmek istememişsindir ama yine de düşünmüşsündür. Merak etme, bu beyninin sana “acaba her şey yolunda mı” diye yaptığı bir kontrolden ibaret. ...
İnternet Üzerine
İnternetim yine kesik. İnsan gerçekten bir şeyi kaybettiğinde yokluğunu anlıyor gibi bir şey söylemeyeceğim, sonuçta o kadar da elzem bir şey değil, yani, olmamalı. Telefonumun interneti ile idare ediyorum. Askeri bir ihtiyaç üzerine çıkmış bir teknolojinin, bir gün bütün dünyayı kapsayan bir ağa dönüşeceğini kim bilebilirdi? Belli ki insanlardaki bağlantı ihtiyacı yadsınamayacak bir seviyede. Elzem olmaması gerek desem bile belli bir kesim için öyle bir noktaya geldiğini söyleyebilirim. Örneğin ben, elimden geldiğince bütün işlerimi internet üzerinden halletmeye çalışan birisiyim. Mesleğimin çok büyük bir kısmı internete bağlı çalışıyor. İnternet olmadığında belli seviyede çalışamaz hale gelebiliyorum. Eğlencemin ise büyük bir çoğunluğu yine internet üzerinden. Film ve dizileri internetten izliyor, keza herkes gibi sosyal medyayı da onun aracılığı ile takip ediyorum. ...
Düşünce
Son zamanlarda kendimi çokça içinde bulduğum bir aktivite olduğu için kendisi hakkında biraz yazmak istedim. Düşünebilen bir varlık olduğumuz için diğer canlılardan ayrılıyoruz, fakat durup hiç neden düşünüyoruz diye düşündün mü hiç? Düşünüyorum, öyleyse varım diyorsan, düşünüyorum çünkü varım da diyebilirsin belki, sanki birbirini tamamlayan söylemler. İnsan beyni halen incelenen ve bütün fonksiyonları çözümlenebilmiş bir organ değil, bu sebeple konuya psikolojik ve filozofik açıdan bakmak gerek diye düşünüyorum. ...
Can Sıkıntısı ve Hobiler Üzerine II
Can Sıkıntısı ve Hobiler Üzerine - Part I Öncelikle bahsetmek istediğim konu; geçen yazdığım yazıda koleksiyoner insanları biraz kızdırabileceğini düşündüm, o sebeple konuya açıklık getirmek isterim. Sanırım ben de biraz olsun koleksiyon yapıyorum. Evde eski telefonlardan oluşan bir koleksiyon ve arada bir açıp oyun oynadığım konsol koleksiyonum var. Bunları zaman içerisinde koleksiyon yapmak amaçlı almadım açıkçası ama neden hala tuttuğumu bilmiyorum. Alınan bir eşyayı satma ile ilgili bazı ön yargılarım var sanırım, tam bilmiyorum. ...
Can Sıkıntısı ve Hobiler Üzerine
Evde internet kesik. Birisi sokağın başındaki internet kutusunun içindeki kabloları sökmüş. Bir insan neden bunu yapar anlamış değilim. Kabloları almamış, koparmış. Ben de evde pinekliyorum. Açtım biraz oyun oynadım, telefonda Twitter, LinkedIn, Reddit üçlemesinde gezindim, ara sıra sigara içtim, uzun zamandır aklımda olan bir karikatür derlemesini karıştırdım, evdeki MIDI klavye ile kendimce uğraştım ve evde internet yokken yapabileceğim şeylerin sonlandığını fark ettim. İstesem bir kitap açıp okuyabilirim, ya da yine oyun oynamaya devam edebilirim, ama canım istemiyor. Bu da beni bu konuda düşünmeye itti. Sıkılmadan yapabileceğim hiç bir şey yok, ama yapabileceğim şeylerin sayısını arttırırsam eğer bu durumdan kurtulabilirim gibi geliyor. ...
Uyku ve Rüya
Yine uykusuz geçen bir günün gecesi de uykusuz. Vücudumuzun 8 saatlik uykuya ihtiyacı olduğu çokça araştırmalar tarafından söylenmiştir, hatta genel geçer bir bilgi olarak aklına kazınmış olabilir. Ben dahil olmak üzere çoğumuzun uyku fazı tek, yani gece yatıyoruz ve gündüz kalkıyoruz. Bu uyku modeli “monophasic” olarak geçiyor. Çokça bilinen siesta modeli ise günde iki defa uyuma üzerine, ki bu da “biphasic” olarak geçiyor. Bazı insanlar ise bunu çoklu yapmanın nasıl olacağını merak etmişler. Polyphasic, günde birden fazla uyumak üzerine. Wikipedia sayfasına buradan ulaşabilirsin. ...
İletişim
Aklımdakileri kağıda dökmek belli bir seviyede kolay gelmiştir bana hep. Üzerinde istediğim kadar düşünebilirim, sonrasında düzenleyebilirim, anlatmak istediğime daha yakın bir anlam katabilirim. Konuşurken bu pek olmuyor bana, sanırım pratik eksikliğinden. İletişim hakkında yazma fikri aslında dün geldi, fakat en az bir gün beklemek istedim. Aklıma gelen ilk görüntü ise karşılıklı oturan ve konuşan iki insan. Birden fazla kişi ya da bir topluluk gelmiyor gözümün önüne. Burası da biraz öyle, birebir seninle konuşuyormuşum gibi oluyor her ne kadar cevap veremesen bile. ...
Language
Language is one of the most fascinating aspects of human beings, it effectively made us what we are right now and without it we would probably still be in the mud. To cut short, the need for expression of our thoughs and emotions leaded us to this path and gradually became one of the most important part of our lives. We try to express ourselves through sound and gestures but why do we do that? Why do we have the need for expression? ...
Boşluk
Boşluk dediğimde aklıma nedense geçenlerde izlediğim “Everything, Everywhere All at Once” filmi geliyor. Yakın tarihli izlediğim için sanırım. Aslında hayatımızın her anında bir şeyler yapıyoruz. Nefes alıyoruz - ki artık farkında olduğun için manuel nefes alıp veriyorsun, kısa bir süre sonra geçer. Olan duyularımız ile bulunduğumuz ortamı duyumsuyoruz. Bunları beynimiz işliyor ve bütün bunlar anlığa yakın bir sürede oluyor, bayağı optimal çalışıyoruz yani bakıldığında. Boş olduğumuz bir an yok. ...