Aklımdakileri kağıda dökmek belli bir seviyede kolay gelmiştir bana hep. Üzerinde istediğim kadar düşünebilirim, sonrasında düzenleyebilirim, anlatmak istediğime daha yakın bir anlam katabilirim. Konuşurken bu pek olmuyor bana, sanırım pratik eksikliğinden.
İletişim hakkında yazma fikri aslında dün geldi, fakat en az bir gün beklemek istedim.
Aklıma gelen ilk görüntü ise karşılıklı oturan ve konuşan iki insan. Birden fazla kişi ya da bir topluluk gelmiyor gözümün önüne. Burası da biraz öyle, birebir seninle konuşuyormuşum gibi oluyor her ne kadar cevap veremesen bile.
Aslında iletişim sadece sözcüklerden ibaret değil; Yüz ve mimiklerden, seslerden, hislerden…
Karşında empati sahibi bir insan olduğunda farkı çok daha iyi anlayabiliyorsun. İnsan çocukluktan itibaren taklit yeteneği kuvvetli bir canlı, gözlem yeteneği üst seviyede gelişmiş. Bu sebeple derler ki bir odadaki en zeki kişi sizseniz yanlış odadasınız diye. Tekrar aptallaşmak kimse istemez. Etrafınızda empati sahibi insanlar bulundurun, çünkü iletişimin çokça es geçilen ama en önemli parçalarından biridir empati.
Bir başka nokta ise anlayış. Empati kendi başına sadece karşınızdaki insanı anlamanızı sağlar, edindiğiniz bilgilerle karşınızdakine anlayışlı davranmanız ise tamamen başka bir konu.
Üçüncü ve belki de en önemli konu ise ifade. Karşınızdakine düşündüklerinizi ve hissettiklerinizi ifade ediş şekliniz, karşınızdaki insanın size kendini nasıl ifade edeceğini belirleyen bir etmen.
Dördüncüsü ise niyet. Karşınızdaki insanın iyi niyetli olduğunu varsayıp siz de aynı şekilde karşılık verirseniz, çoğu insan da size aynı şekilde yaklaşacaktır. Şüpheci bir insandan sizin de şüphe etmeniz kaçınılmazdır.
Beşincisi ise direkt olmak. Düşündüklerinizi ve hissettiklerinizi olduğu gibi aktarabilmek edinilmesi zor bir erdem, fakat imkansız değil.
Bunların hepsine zaten sahipseniz, tebrikler, WWF sizi nesli tükenen canlılar kategorisinde koruyacaktır. /s1